PSİKOLOJİK, EKONOMİK, SOSYAL VE FİZİKSEL ŞİDDET NEDENİYLE BOŞANMA

Şiddet, bireyler arasında yaşanan güç dengesizliğinden kaynaklanan ve toplumun her kesiminde yaşanabilen bir problemdir; evlilikler de dahil. Evliliklerde yaşanan şiddet zamanla boşanmaya yol açar. Boşanma davalarının büyük bir oranı, eşlerin birbirlerine uyguladıkları şiddet dolayısıyla açılmaktadır.

Bilindiği üzere boşanma davalarında gösterilen sebepler arasında en çok ” aile içi şiddet” ve ” şiddetli geçimsizlik” yer alır. Her ne kadar akıllara ilk fiziksel şiddet geliyor olsa da psikolojik, ekonomik ve sosyal baskılar da şiddet türlerindendir.

Boşanma davası iki şekilde açılabilir: Anlaşmalı boşanma veya Çekişmeli Boşanma. Çekişmeli boşanma davaları genel olarak iki ayrıma tabi tutulur: Özel boşanma sebepleri ve Genel boşanma sebepleri. Biz bu yazımızda özel boşanma sebeplerinden olan Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış nedenleri ile boşanma davası (TMK m. 162) ile konumuzla bağlantılı Genel boşanma nedenleri sayılan geçimsizlik, mizaç uyuşmazlığı nedeniyle tartışma, hakaret ve şiddet hakkında konuşacağız.

Eşler, bireylerin, tıpkı hayatın olağan akışında olduğu gibi evlilik birliğinde de birbirlerinin ve çocukların ruhsal, psikolojik, ekonomik, sosyolojik ve fiziksel bütünlüğüne saygılı olmalıdır. Eşlerin birbirlerinin ve çocukların bu alanlarına zarar verdiği durumda şiddet kavramı gündeme gelmekte olup evlilik birliği temelden sarsılacaktır. O halde şiddet türlerini biraz irdeleyelim.

Ekonomik Şiddet

Eşlerin yaptıkları harcamaları kontrol altında tutması gayet normal bir durum olmakla birlikte bir eşin diğer eşin harcamalarına fazla müdahalede bulunması normal bir durum değildir. Ekonomik şiddetin belirli bir tanımı olmamakla birlikte evlilik yaşantısında çekilemez bir hale gelen durumlardır diye bir genelleme yaparsak yanlış olmaz. Gereğinden fazla ve normalin dışında olan müdahaleler artık ekonomik şiddet olarak nitelendirilir. Kaldı ki eşin ekonomik kaynaklarını eşinden mahrum edecek derecede esirgemesi şiddetin var olduğuna dair açık bir olgudur. Eşlerin yaşantısında eve yardım etmemek, faturaları ödememek, eşinin ve çocuklarının kişisel ihtiyaçlarını karşılamamak, eğitim ve sağlık giderlerini ödememek gibi pek çok ekonomik durumun karşılanmaması ekonomik şiddet olarak tanımlanabilir. Yine eşe, ev işlerinde yardım etmemek de bir tür ekonomik şiddet türü sayılabilir. Ekonomik şiddeti uygulayan eş genelde tutumlu olduğunu dile getirecektir ancak ekonomik şiddet tutumlu olmaktan çok farklı bir durumdur. Bu davranışlar diğer eşin bağımsızlığını zedeleyecek mahiyette olup boşanma sonucunu doğurabilecek niteliktedir.

” Bölge adliye mahkemesince tarafların ilk derece mahkemesince tespit edilen kusurlu davranışları yanında, erkeğin cimri ve pinti olduğu, kazancına göre az harcama yaparak eşine ekonomik şiddet uyguladığı, ancak tarafların boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda yine de eşit kusurlu oldukları belirtilerek kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden bölge adliye mahkemesince tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda; erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/2620 E. , 2020/5632 K.

” Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin kadının temel ihtiyaçlarını gidermediği, ev giderlerini karşılamayarak kadına ekonomik şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilecek yerde, davanın reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/1251 E. , 2021/3012 K.

” Taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı-karşı davalı erkeğin eşine sürekli olarak harçlık vermeyerek ekonomik şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru bulunmamıştır.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/4681 E. , 2019/12252 K.

Psikolojik Şiddet

Eşin diğer eşe karşı duygusal baskıları, sözlü saldırıları, hakaretleri ve tehditleri psikolojik baskı çerçevesinde değerlendirilir. Bu davranışlar eşin fiziksel olarak zarar görmesine sebep olmasa da duygusal ve psikolojik olarak ciddi zarar görmesine sebep olacaktır. Psikolojik şiddet kişinin tek bir anda maruz kalıp uzaklaştığı bir durum olabileceği gibi süreklilik arz edebilen de bir durumdur. Hayatın farklı alanlarında ve farklı konularda maruz kaldığı davranışlardır. Bunlar genel olarak kişinin baskılanmaya çalışılmasıdır. Psikolojik şiddet de diğer şiddet türleri gibi boşanma sebebidir.

” Davalı – karşı davacı erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında ayırca eşine hakaret ettiği ve eşinin annesine küfrettiği anlaşılmaktadır. Şu halde boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin, davacı-karşı davalı kadına göre ağır kusurlu olduğu gözetilmeden tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4074 E. , 2021/7642 K

Mahkemece, “tarafların eşit kusurlu davranışlarıyla evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı” kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, eşini uzun süreli olarak ailesinin yanına bıraktığı ve hastalığı ile ilgilenmediği, eşine “konuşma hakkın yok, seni sevmiyorum” diyerek duygusal şiddet uyguladığı, buna karşılık, davacı kadının da eşine beddua ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda, davacı kocanın davalı kadına nazaran daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece bu yön nazara alınmadan tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadının maddi-manevi tazminat (TMK.d.174/1-2) isteklerinin reddi doğru olmamıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/9423 E. , 2014/20736 K.

‘’…Kocanın eşinin kilosuyla alay ettiği ve onu tehdit ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir…’’ Yargıtay 2. HD. 22.11.2006 tarihli kararı

Sosyal Şiddet

Sosyal şiddet eşin diğer eşi toplum içinde küçük düşürüp baskılamaya çalışması ve sosyal hayattan izole bir hayata mahkum etmeye çalışmasıdır. Sosyal şiddetin konusunu, yeme – içme, giyim tarzı, dini görüşler, güven sarsıcı davranışlar ve söylemler vb. Durumlar oluşturur. Eşin sosyal ilişkilerini kısıtlamak, eşi sosyal paylaşım sitelerinde küçük düşürmek, tek başına davranmak, ailenin geleceği ile alakalı tek başına karar almak, sebepsiz yere şikayet etmek, eşin eğitim görmesini engellemek, eşi sosyal ortamlarda yalnız bırakmak, sürekli kendi arkadaşlarını eve getirmek sayılan şiddet türüne örnek verilebilir.

” Gerçekleşen bu durum karşısında ilk derece mahkemesince belirlenen eşinin giyim tarzına, gideceği toplantılara ve görüşeceği kişilere müdahalelerde bulunarak sosyal şiddet uyguladığı” evi, çocukları ve eşi ile ilgilenmediği” vakıaları hükme esas alınabileceğinden, ilgili bölge adliye mahkemesince davacı erkeğin davasının reddine karar verilesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/1135 E. , 2020/2210 K.

Fiziksel Şiddet

Şiddet TDK’de karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma, kaba güç olarak tarif edilir. Bu ifade her ne kadar günümüzde şiddeti tanımlamada yetersiz kalsa da en kaba anlatımla bu şekilde ifade edilir. Fiziksel şiddet ise şiddetin bilinen en eski türü olup genelde eşlerden birinin diğerine fiziksel zarar verme amacı taşıyan davranışları olarak tanımlanır. Akla gelecek bütün fiziksel müdahaleler fiziksel saldırı olarak kabul olunur ve boşanma davalarında en sık karşılaştığımız durumlardandır. Sadece fiziksel saldırılarla sınırlı olmayıp eşin üzerine yürümek, tehditkar tavırlar sergilemek gibi davranışlar da fiziksel şiddet kapsamındadır. Fiziksel şiddete uğrayan eş boşanma davası açabilir ve şiddete uğradığını her türlü delille ispatlayabilir.

” Mahkemece taraftarın “eşit kusurlu” oldukları kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiştir. Oysa yapılan soruşturma ve toplanan delilerden; kocanın, eşi ve çocuğuyla ilgilenmediği, evlilik birliğinden kaynaklanan görevlerini yerine getirmediği, eşine sürekli fiziki şiddet uyguladığı, müşterek evin eşyalarını kırdığı, eşine hakaret ettiği; buna karşılık kadının da, eşine hakaret ettiği, kocanın dövülme olayında kadının dahlinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylardan tarafların eşit değil, davacı kocanın eşine göre daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Davalı kadın az kusurlu ise de mevcut olaylara göre evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu da kuşkusuzdur.” YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2013/21556 K. 2014/4171 T. 27.2.2014

” Davalı kocanın boşanma davasının açılması tarihinden önce, 2010 yılında davacı eşine fiziksel şiddet uygulaması eyleminden dolayı Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/860 esas-2011/35 karar sayılı ilamıyla cezalandırılmasına karar verildiği ve ceza hükmünün kesinleştiği anlaşılmaktadır. Borçlar Kanununun 53. maddesi ( yeni Türk Borçlar Kanunu m.74 ) uyarınca ceza mahkemesinin eylemin gerçekleştiğine ilişkin mahkumiyet kararının hukuk hakimini bağlayacağı göz önüne alındığında; mahkemenin kocanın şiddet olayının eski olay olduğuna yönelik değerlendirmesinde bir isabet bulunmamaktadır. Bu durumda, davalı kocanın eşine fiziksel şiddet uygulamak suretiyle kusurlu ve bu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğunun anlaşılmasına, davacı kadının da kusurlu bir davranışının kanıtlanamamasına göre; davanın kabulü ile boşanmaya ( TMK.m.166/1 ) karar verilecek yerde; yetersiz gerekçeyle davanın reddine hükmedilmesi isabetsiz olmuş; bozmayı gerektirmiştir.” YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ E. 2012/12881 K. 2012/18861 T. 5.7.2012

Fiziksel şiddete maruz kalan eş geçici koruma ve tedbir imkanlarından yararlanabilmektedir. Yine kusursuz veya diğer eşe nazaran daha az kusurlu olduğu takdirde diğer eşten tazminat talep edebilir.

Sonuç olarak şiddet boşanma sebebidir. Çünkü, evlilik birlikteliği içerisinde bireylerin birbirine karşı fiziki, psikolojik ve sosyal açıdan saygılı olması gerekir. Dolayısıyla şiddet sebebiyle evlilik birliği temelden sarsılacak ve şiddet boşanma sebebi olacaktır. Bu durumda şiddetin her türlüsüne maruz kalmış bir eş boşanma davası açabilecektir.

Stj. Av. Melisa YAĞIZ

Phone icon
Telefon
İletişim
WhatsApp icon
WhatsApp