BOŞANAN EŞLERİN ŞİRKET HİSSELERİNİ PAYLAŞMASI
Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Eğer eşler bir mal rejimi belirlemedilerse yasal mal rejimi olan edinilmiş mal rejimine tabidirler. Kanunumuzda edinilmiş malların neler olduğu yazmaktadır. TMK MADDE 219‘a göre :
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
4. Kişisel mallarının gelirleri,
5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
Şeklinde saymıştır. Ve kanun lafzında özellikle dediği için bu sınırlayıcı bir sayma değildir.
Hisse senedi, bir şirket tarafından ihraç edilen ve ortaklık sermaye payını temsil eder. Hisse senedinin kar payı yani temettüsü olur. Bu hisse senedi veya hisse senedinin karı bazı durumlarda kişisel mal sayılıp paylaşıma tabi olmazken bazı durumlarda ise edinilmiş mal kabul edilip boşanmada paylaşıma konu olabilir.
HİSSE SENEDİNİN EDİNİLMİŞ MAL OLDUĞU HAL
Hisseye mal rejiminin başlangıcından önce sahip olunmuşsa bu hisse kişisel maldır. Tasfiyeye tabi tutulmaz. Ancak mal rejiminin devamı esnasında bu hisselerin değeri artmış, şirket hisseleri karlanmış ise bu durumda edinilmiş mal sayılır.
Mal rejiminin başladığı tarihten itibaren boşanma davasının açıldığı tarihe kadar geçen süre içinde tasarruf edilmemiş hisse senedi değeri üzerinde boşanan eşlerin katılma alacağı vardır.
Evlenmeden Önce Sahip Olunan Payların Paylaşımı
Eşlerden birini veya her ikisinin evlenmeden önce elde ettikleri payın yedek akçeye dönüştürülmüş karının edinilmiş mal sayılması için bu karın mal rejimi devam ederken olması gerekir.
Şirketin Kar Payının Tespiti
Mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle, bilirkişilere şirket defterleri incelettirilmek suretiyle bir hesap yaptırılarak, bu döneme ilişkin kar tespit edilmeli ve bulunan miktar edinilmiş mal olarak kabul edilmelidir.
Yönetim, yararlanma ve tasarruf
Madde 223 – Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını
yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir.
Aksine anlaşma olmadıkça, eşlerden biri diğerinin rızası olmadan paylı mülkiyet konusu
maldaki payı üzerinde tasarrufta bulunamaz.
Bu durumda ise; tasarrufta bulunan eşin hisse satış bedeli ( ya da elde ettiği kar payı) mal rejiminin son bulduğu tarihte mevcut olmayıp evin ortak ihtiyaçlarına veya ticari işlerine harcanmışsa diğer eş burda bir katılma alacağı talep edemeyecektir. Ancak elde edilen temettüler boşanma davasının devamı sırasında mevcutsa tasfiyeye tabi tutulur.
Dağıtılmayan Kar Payının Paylaşımı
Şirket kar payı dağıtılmamasına karar vermişse, diğer eş dağıtılmayan temettülerin mahkemece karar tarihindeki reel değerini yasal faiziyle birlikte katılma alacağı olarak talep edebilecektir.
Sermaye artırımının, payların itibari değerlerinin, pay sayısında değişiklik yapılmaksızın yani nominal artırım yoluyla şirketçe ortaklara dağıtılmayan karlardan oluşan yedek akçelerden karşılanarak gerçekleştirilmesi halinde bu dağıtılmamış karlarda edinilmiş mal sayılır.
Harcanan Temettülerin Paylaşımı
Davalı eş şirketten temettü almış ve bunları harcamışsa artık harcanan miktar tasfiyeye tabi değildir. İstisnası TMK’nin 229. Maddesidir. Bu maddeye göre ;
Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:
1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası
olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla
yaptığı devirler.
Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine
ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri
sürülebilir.
Madde metninde sayılan tarz bir durum varsa tasfiyeye tabi olabilecektir.
Devredilen Hissenin Paylaşımı
Mal rejimin devamı esnasında hisse devri yapılmışsa, devreden eş açısında bu hisse, edinilmiş mal sayılır. Ancak bedelsiz devir varsa o zaman kişisel mal sayılır.
KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARI
8. Hukuk Dairesi 2016/10557 E. , 2018/16441 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına,dava konusu araç ve hisse senedinin edinme tarihleri itibariyle taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, edinilmiş mal karinesinin aksi davalı tarafça ispatlanamadığına, araçla ilgili hesaplamada usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediğine, dava konusu hisse senetlerinin boşanma dava tarihi itibarıyla mevcut adetlerinin değerinin, karar tarihine en yakın tarih dikkate alınarak TÜFE uygulanmak suretiyle bulunan karşılığı artık değer kabul edilerek, bu miktarın yarısı üzerinden katılma alacağı hesabı yapılması gerekli ise de, bu hesaba göre bulunacak miktar, hükmedilen miktardan yüksek olacağına, buna göre hisse senedi yönünden dosyadaki tüm bilgi ve belgelere göre davacının katılma alacağının düşük belirlenmiş olduğu anlaşıldığına, hüküm sadece davalı vekili tarafından temyiz edildiğine, temyiz edenin sıfatı ve aleyhe bozma yasağı kuralı gereğince bu yönden hüküm davalı aleyhine bozulamayacağına göre davalı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK’nin 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 774,26 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 27/09/2018 tarihinde oybirliğiyle kaar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2014/7341 E. , 2015/17019 K.
“İçtihat Metni”
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 4. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2013
NUMARASI :
DAVACI : S.. A..
DAVALI : A.. A..
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
S.. A.. ile A.. A.. aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair Ankara 4. Aile Mahkemesi’nden verilen 20.12.2013 gün ve … sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 3.066,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 9.198,00 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 30.09.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı (TMK.m.231 vd.) talebine ilişkindir.
Taraflar 1998 yılında evlenmiş, 26.07.2007 tarihinde açılan boşanma davasında verilen boşanma kararının kesinleşmesiyle boşanmışlardır.
katılma alacağının dayandığı mal varlığı davalı (erkek eş) adına mevcut limited şirket hissesidir. Mahkemece, davacı eşin (kadın eş) katılma alacağı talebi ile ilgili olarak, davalının şirketteki hissesi üzerinden yapılan hesaplama sonucu bulunan artık değer olarak 179,535 TL için kabul edilmiş; hükmü davalı temyiz etmiştir.
Katılma alacağı talebine konu edilen mal varlığı davalının ortağı ve tek yasal temsilcisi olduğu limited şirketteki hissesine isabet eden mal varlığı değeridir. Davalı, şirketteki hissesinin kişisel mal niteliğinde olduğu gibi, aslında kendisinin görünür ortak olduğu hissesinin büyük bir kısmının gizli ortakları olduğunu savunmuştur.
Ticaret sicil kaydına göre, davalının hissesine konu olan limited şirketin 2 Mart 2005 tarihinde kurulduğu görülmektedir. Eşlerin kişisel malları Kanunda sınırlı sayım şeklinde gösterilmiş (TMK.m.220), edinilmiş mallar ise örnekleyici olarak (TMK.m.219) gösterilmiştir. Bunun sonucu olarak bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilmiştir ( edinilmiş mal karinesi, TMK.m.222/son). Davalı gösterdiği delillerle şirketin kuruluşunda koyduğu sermaye payının kişisel malından karşılandığını usulünce kanıtlayamamıştır. Bu konuda danışıktan arınmış bir belge sunmadığı gibi, dinlettiği tanık beyanlarının soyut nitelikte olduğu, bir belgeye dayanmadığı görülmektedir. O halde, şirketin kuruluş tarihide göz önüne alındığında, davalının şirkete koyduğu sermayenin edinilmiş maldan karşılandığı kabul edilmelidir. Nitekim mahkeme de davalının hissesini bu şekilde değerlendirmiştir. Şirketin yarattığı endüstriyel kazançların oluşmasında, şirketi sevk ve idare eden ortağın kişisel çalışması rol oynadığı kadar, ayrı bir tüzel kişiliği olan şirketin organizasyonunun da payı vardır. Bu nedenle kural olarak ortağın hissesine düşen endüstriyel kazancının tamamının ortağın çalışması karşılığı olduğu benimsenemez. Ne var ki, eğer ortak şirketin bütün hisselerine Şirketin yarattığı endüstriyel kazançların oluşmasında, şirketi sevk ve idare eden ortağın kişisel çalışması rol oynadığı kadar, ayrı bir tüzel kişiliği olan şirketin organizasyonunun da payı vardır. Bu nedenle kural olarak ortağın hissesine düşen endüstriyel kazancının tamamının ortağın çalışması karşılığı olduğu benimsenemez. Ne var ki, eğer ortak şirketin bütün hisselerine sahip olmamakla birlikte şirketi önemli ölçüde sevk ve idare ediyorsa yaratılan kazancın ortağın hissesine düşen bölümünün tamamının kazanç karşılığı olduğunun kabulü gerekir. Toplanan delillerden şirketi büyük ölçüde davalının kontrol ettiği ve yönettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının varsa şirketteki hissesinin değerinin tamamının edinilmiş mal olarak değerlendirilmesi gerekecektir. Nitekim mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda şirket hissesine karşılık gelen değerin tamamının katılma alacağı hesabına dahil edilmesi doğru olmuştur.
Davalının şirket hissesinin boşanma davasının açılmasından kısa bir süre önce (18.07.2007) kardeşine devri TMK.229. madde anlamında “karşılıksız kazandırma” niteliğinde olduğundan; eklenecek değer olarak katılma alacağı hesabının aktifinde yer alması da doğru olmuştur.
Katılmadığımız husus; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının şirket hissesinin şirket değeri içindeki miktarının hesaplanma yöntemidir. Söz konusu bilirkişi raporu bir mali müşavir, bir de hukukçudan oluşan kuruldan alınmıştır. Bilirkişiler şirketin sermayesi, dağıtılmamış net karı, yasal yedek akçe tutarı ve tasfiye tarihi olan boşanma dava tarihi itibariyle mevcut şirket karından oluşan toplam tutar üzerinden davalının tasfiye tarihi itibariyle %51 oranında isabet eden miktarın yarısının davacının artık değere katılma alacağı olarak hesaplamış, mahkemede buna dayalı olarak kabul kararı vermiştir. Bu durumda sadece şirketin aktifleri üzerinden katılma alacağı hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Katılma, “artık değere katılmayı anlatır. Artık değer, TMK.231/1. maddedeki “eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktar” olarak ifade edilmiştir. Bu nedenle katılma alacağı için diğer eşe ait bir artık değerin mevcudiyeti gerekir. Bunun sonucu olarak pasifler (borçlar) aktifden büyük ya da eşitse; artık değer dolayısıyla katılma alacağı da söz konusu olmayacaktır. Bunun somut davaya uygularsak davalının şirket hissesi artık değer taşıyabileceği gibi; zarar ve borca batıklık sebebi ile, hisse “çöp hisse” niteliğinde de olabilir. Pasifleri aktifinden fazla bir şirketten dolayı, hissedarın hissesi için katılma alacağı çıkmayacağı açıktır (hissedar eşin TMK.m.229/1 ve 2. maddedeki belirtilen şekilde tasarruf işlemleri bulunmamak koşuluyla).
Hükme esas alınan bilirkişi raporu yukarıda açıklanan şekilde yapılmış bir incelemeyi yansıtmamaktadır. Bilirkişiler sadece şirket aktiflerinden hareket ederek katılma alacağı hesaplamış şirket pasiflerini incelememişlerdir. İncelemenin şirket ve hisse değerleme yöntemlerinden olan “net aktif değeri yöntemi” kullanarak yapılması; somut olaya daha uygun düşecektir. Bunun için şirketin duran ve dönen ve bu şekilde aktifleri teşkil eden miktardan borçların çıkarılarak defter değerinin bulunması, bunların içinden başlangıçtaki durumuna göre tasfiye tarihindeki durumu değişen maddi duran varlıklar ve mali duran varlıkların başlangıçtaki defter değerlerinin çıkartılıp yerine söz konusu kıymetlerin tasfiye tarihi itibariyle piyasa değerleri ilave edilmelidir. Eş söyleyişle tasfiye tarihi olan boşanma dava tarihi itibariyle davaya konu edilen şirket sanki tasfiye ediliyormuş gibi varsayımsal tasfiye yapılarak eşin hisse değerinin belirlenmesi ve bunun edinilmiş mal kabul edilip üzerinden artık değer alacağının hesaplanması gerekir. Bunun için yeniden gerektiğinde şirketin duran ve dönen varlıklarını ve demirbaşlarını değerini de belirleyecek uzmanların da katıldığı ayrıca mali müşavir ve hukukçudan oluşan bir değer hesap/bilirkişisi incelemesi ve incelemenin de net aktif değeri yöntemine göre yapılması gerekir.
Stajyer Avukat Songül ARSLAN